Religion og sufisme

Aile olmak, Allah’in kullarina lutfettigi en buyuk nimetlerden biridir. Insanin hayata tutunmasinda, kimlik ve gelecek tasavvuru olusturmasinda aile kurumunun etkisi buyuktur. Modern zamanlardan gecerken aile fikhinin onemine binaen akillilara gelen sorulara cevap niteliginde olan bu eser ailenin davranis bilgisi olma huviyetini tasimaktadir.

Ben Aise…
Muhammed’in Aise’siyim…
Salat ve selam uzerine olsun…
Karasevdalisiyim Resulullah’in…
Salat ve selam uzerine olsun…

Ben Aise…
Gozleriyim geceyle gunduzun…
Onlar ki birbiri ardindan gelerek dizildiler sirete…
Ben Aise…
Sahidiyim vahyin…
Ta-Ha ve Yasin’in…

Ben Aise…
Yoldasiyim Son Resul’ün…

O, Peygamberimizin (asm) en sadik dostu Hz. Ebubekir’in kizi…
Teymogullari gibi seckin bir ailenin en ince terbiyesiyle yetismis, kucuk
yaslarindan itibaren zekasiyla isil isil parlayan, Peygamberimizin (asm)
“Seni kordugum gibi seviyorum” dedigi bir es…
Hayati tumuyle askla, sadakatle, cesaretle orulmus bir kutlu anne…
Buyuk bir hadis rivayetcisi, Muslumanlarin ögretmeni…
Peygamberimiz (asm) bazen sikintili bazen neseli zamanlarda
“Konus Hümeyra” diye seslendigi bir siginak…

Sibel Eraslan, guclu kalemiyle bu kutlu kadini, Muminlerin Annesi
Hazreti Aise’yi (R.a.) yazdi.
Onun sonsuz bir baglilik, fedakarlik ve ask dolu hayatindan tüten misk
kokusunu hissedebilmek icin…

Iman esaslari, Islam alimleri tarafindan “usulud-din” (dinin temelleri) olarak isimlendirilmistir. Diger butun esaslar Allah’a imana dayandigi, O’na iman edilmedikce diger esaslardan bahsedilemeyecegi icin Allah’a iman “aslul-usul” (dinin temel diregi) olarak bilinmistir. Allah inancini konu edinen elinizdeki eserde islenecek konular Allah’in varligi, isimleri ve sifatlari seklinde uc temel baslik halinde ele alinmistir. Bu hususlar temel kaynaklar isiginda ortaya konulmaya calisilirken ozellikle Kur’an-i Kerim ile Hz. Peygamber’in sahih hadislerine dayanmaya ozen gosterilmis, konular asiri ayrintilara ve mezhepler arasindaki gorus farkliliklarina girmeden anlatilmaya gayret edilmistir.

Elinizdeki kitap, su yasadigimiz hiz caginda geride kalan anlamlarin izini hikayelerle sürüyor. Eski zamanlarin dilden dile aktarilan, kitap kenarlarinda kaydi tutulan, aska dair hikayeleri bunlar. Her biri hayatin siradan görünen zuhuratlarini ötelerin derinligi ile irtibatlandiran, bambaska bir gözle okumaya kapi aralayan hikayeler.

Serdar Tuncer bu hikayelerin üzerindeki tozlari üflüyor, bugünün gercekligi ile mezcediyor, adeta güncelliyor. Onun dilinde her hikaye bir kapi oluyor, baska bir hikayeye aciliyor. Ve hepsi birden insanin ezelden ebede uzanan o büyük hikayesine, varolus anlamina ulastiriyor.

Bu kitap, eski anlaticilarin o mest eden üslubu ile bir tanisma. Bunca kosup yorulmusken bir dere kenarinda, bir sögüt gölgesinde birkac saatlik soluklanma…

Islam felsefesini iman haline getirmis, hayata tasimis erenlerin basinda Yesevi, Mevlana, Yunus, Haci Bektas-i Veli gibi sahsiyetler gelmektedir. Allah dostlarinin bizatihi te’lif ettikleri veya onlarin hayatlari ve fikirleri etrafinda tesekkül etmis olan birtakim eserler, dönemlerinde ve sonralari insanlara umut ve isik sacmislardir. Bu ma’nada söz konusu eserlerden biri de Haci Bektas Veli’ye atfedilen Besmele Tefsiridir. Besmele cekmenin ve öneminin anlatildigi eser, ayni zamanda Peygamber Efendimizin Mirac’ta Rabbi ile bulusup görüsmesinin bir safhasi olarak ruh dünyamizda hos bir tat birakmaktadir.

Son Elci ahitliydi, bagliydi, sözlüydü… Habibini cok seven Zat, onu dünyanin en güzel evine bagislayabilirdi ancak. Onun evi vahyin Evi’ydi. Ve Rabbi ona kadini, güzel kokuyu ve göz nuru namazi sevdirendi… Sevdirilen ilk kadinin ismiyse Hatice’ydi. Siginakti Hatice Sevgilisi’ne, onun güvenli limaniydi. Hatice’nin kalbi, Allah’in, Sevgilisi icin yar kildigi mekandi… Allah’in Sevgilisi, Hatice’nin yürek evinde iskan olacakti… Allah, Sevgilisi’ne bir kadini, Hatice’yi ev kilmisti… Hatice, kadin ve anneydi. Hatice, muharrik güc ve dogurganlik demekti… Bir gün gözleri bulutlanarak etrafindakilere söyle demisti Son Elci: “Allah bana Hatice’den daha hayirli bir kadin vermemistir. Insanlar bana inanmazken, o inandi. Herkes beni yalanlarken, o beni kabul etti. Insanlar benden kacarken, o beni vari yogu ile destekledi. Ve Allah bana, baska kadinlardan degil, Hatice’den evlat ihsan etti.” Allah’in Sevgilisi’ne sevgili olan kadinin öyküsü… Sibel Eraslan’in kaleminden…

Iletisim olanaklari arttikca iletisim becerileri körelmekte; empati, uzlasma, konusma baslatabilme gibi en insani özellikler gelisememekte, kisacasi iletisimin dogasi degismektedir.
Islam her seyde oldugu gibi insanlar arasi iletisimin de Allah’in koydugu sinirlar ve ahlak zemini üzerinde insa edilmesini ister. Bu nedenle icinde bulundugumuz dijital cagi dogru okumak ve anlamlandirmak cok büyük önem arz etmektedir.
Eserin bu cabaya katkida bulunmasini temenni ederiz.

Islam, hem bireyi hem de toplumu ilgilendiren mahremiyet ilkeleri koymus, hatta bu ilkelerle mahremiyet ihaline sebep olacak ortam ve imkanlari da ortadan kaldirmistir. Sadece örtünme ile özetlenemeyecek bir mahremiyet algisi, bakmaktan konusmaya, izin almaktan haber vermeye kadar genis bir konu bütünlügü icerisinde en güzel örneklerini Hz. Peygamber’in hayatinda bulur. Bugün mahremiyet algisini derinden sarsan bir kasirga Müslüman toplumlari da kusatmis durumdadir. Aileden okula uzanan, sosyal medyadan televizyona sicrayan, sagliktan ticarete her alanda tartisilan boyutlariyla mahremiyet ihlalleri yasanmaktadir. Mahremiyete sayginin azalmasi, sosyal güven ve huzuru bozan önemli bir sorundur. Bu calismada saglikli ve huzurlu bir toplumun olmazsa olmazi “mahremiyet bilinci” üc ana baslik altinda incelenecek ve mahremiyet egitimine dair Kur’an ve sünnetten ipuclari devsirilecektir.