Børnebøger

Merhaba. Ben Cetin Ceviz. En sevdigim oyuncaklarim tornavidalarim, kablolarim, pillerim, lambalarim olmustu. Ufak tefek icatlarim da vardi tabii ama bu icatlar Fen ve Teknoloji dersinin odevi icin yeterli degildi. Cok daha buyuk bir sey yapmaliydim. Tum kasabada ses getirmeliydi. Herkes onu konusmaliydi. Sira disi olmaliydi… Sonra bir fotografa rastladim evde. Dedem ve ben… Babama ve bana cok benzeyen bu adam, beni kucagina almis, gulumsuyordu… Birdenbire harika bir fikirle kendime geldim. Bana icat yapmamda yardim edecek kisi karsimda gulumsuyordu. Ucmayi ogrenen bir devekusu kadar mutluydum. Hayalimde, saatte doksan kilometre hizla dedeme dogru kostum…

Kedi Agacindan kafama iki tane elma dustu. Kiraz agacindan dustu iki elma! Ben daha ne oldugunu anlayamadan birisi konusmaya basladi: ‘Gokten iki elma dustu, biri sana, birisi yanindaki kopege. Ucuncusu dusmedi; cunku o, benim elimde.’ Daha once hic gormedigim bir kiz, agacin dalina oturmus, gulerek bana bakiyordu. Elinde tozlu, kalin ve eski bir defter vardi. Daha dogru duzgun yuzunu bile gormedim agactan atlayip uzaklasti. Hergunac bile pesinden kosmayacak kadar sasirmis, donup kalmisti. Kendimi sonsuz evren icinde meteor yagmuruna tututulmus bir gezegen gibi hissediyordum.

Mehmet Seyda’nin Cumhuriyet oncesi dogumlu yazarlardan derledigi bu bas ucu kitabi, her biri okuru bambaska duygulara surukleyen, bambaska yerlerde, bambaska insanlar arasinda dolastiran otuz bir hikayeden olusuyor.

Neler yok ki bu hikayeler arasinda: Aziz Nesin’in, yuzumuze kocaman bir gulumseme yerlestirecek ‘Mu Ni?’si, Halit Ziya Usakligil’in, bu gulumsemeyi aciyla karisik bir tebessume donusturecek ‘Ferhunde Kalfa’si, Sabahattin Ali’nin, bogaziniza bir yumruk gibi oturacak ‘Ayran’i, Ahmet Naim’in tuyler urperten ‘Kuduz Dugunu’…

Dedemin Bakkali’ni okuyanlar bilir!
O, tuz ruhu isteyen müsteriye yemek tuzu gönderip “ruhu arkadan gelecek” diyen bir girisimci…
O, fakir müsterilere bedava ürünler satip ücreti zenginlerin hesabina yazan bir kahraman…
O, bakkaldaki icecekleri birbirine karistirip daha güzelini bulmak ve müsterilerine sunmak icin ugrasan bir sivri zeka…
O, Afrikali cocuklara yardim göndermek icin arkadaslarinin ellerinden kandil yiyeceklerini toplayan bir yardimsever…
O, attıigi her adim olay olan, asiri eglenceli, cin fikirli, fena halde yenilikci bir bakkal ciragi…
 
Ticaret hayatinda tam gaz kostu ama her seferinde yetiskinlerin dünyasina tosladi. Yetiskinler yüzünden basina gelmeyen kalmadi… 
Ama simdi Bakkal onun eline gecti!
Cirak is basinda!
Dedemin Bakkali-Cirak gelecegin girisimcilerine, kahramanlarina, yazarlarina, mucitlerine, yardimseverlerine incelikli bir “ciraklik” rehberi sunuyor. Tüm cin fikirli ciraklara; yetiskinlere ragmen üretmenin, düsünmenin, hayal kurmanin, yazmanin yollarini anlatiyor.
Bakkal simdi senin elinde!
Hadi sinirsizca üret, hayal et, fikirlerini hayata gecir!

Deniz’in Sifir Atik Kitabi’nda sifir atik yasam bicimiyle tanisarak, atiklarinizi nasil azaltabileceginizi ve tuketim aliskanliklarinizi nasil degistirebileceginizi okuyacaksiniz.

19. yuzyilin sonlarina dogru, avrupali ve amerikali gemicilerin karsilastiklari bir dizi akil almaz olay butun dunyanin dikkantini cekmisti. Hicbir sekilde aciklanamayan bu garip olaylar karsisinda butun ulkeler, cesitli onlemler alma geregini duymus denizlerde arka arkaya meydana gelen kazalara karsi denizcilerini uyarmislardi.

Iblis Sarlatan basarili bir buyucudur. Ancak bu yil yeteri kadar kotuluk yapmayi bir turlu basaramamistir. Sarlatan’dan suphelenen Hayvanlar Yuksek Surasi harekete gecmis ve Sarlatan’in evine onu gozlemlemesi icin bir ajan gondermistir: Mauro adinda bir kedi. Biraz saf olmasina ragmen merakli davrandigi icin Sarlatan onun yaninda dikkatlidir ve kafasina gore kotu buyuler yapamamaktadir.

Koca Ali, uzun boylu, iri penceli, kalin pazili, genis omuzluydu. Tipki bir pehlivan gibiydi. Dar bir kapisindan baska aydinlik girecek hicbir yeri olmayan dukkaninda, tek basina, gece gunduz kivilcimlar sacarak calisirdi. O, bir demirci ustasiydi. Yeniceriler bile sadece onun damgasini tasiyan kamalari, buyuk kiliclari tercih ederlerdi. Kimseyle iliskisi olmayan, nereden geldigi bilinmeyen esrarengiz biriydi. Bir gun sehirde hirsizlik olur. Bununla alakali ipuclari, Koca Ali’nin dukkanindan cikar. Koca Ali, kendini savunamaz ve suclu kabul edilir. Ve diyeti geregi kolunun kesilmesine karar verilir.

Aynı kitapta ” BUYUCU, BASINI VERMEYEN SEHIT, KAC YERINDEN” adli oykulerde yer almaktadir

Lukas’in tek hayali ucmaktir. Buyuk, kucuk, kustuyunden, kagittan, kartondan… bir suru kanat yapmayi dener. Ucmanin baska yollari oldugunu soyleyen annesi, ona dogum gununde bir kitap armagan edince, Lukas’in yasami degismeye baslar. Bahcedeki kitap dagi yukseldikce yukselir. Lukas, annesinin ne demek istedigini bir gun anlayacak midir?..

Vazgecmemenin gucunu ve kendini gelistirmenin onemi!

Sinemada film izlemeyi ona borcluyuz. Muzigi kaydedip istedigimiz zaman dinlemeyi de. Geceleri ampul isiginda kitap okuyabilmemizi de o sagladi. Bunlar gibi 1093 icat daha yapan Edison kimdi? Cocukluk hayallerini nasil gerceklestirdi? Cocukken kendini nasil yetistirdi?
Yoksul bir ailenin zeki bir cocugu olarak dogan Edison, sadece birkac ay okula gidebildi. Yine de kendini surekli gelistirerek, efsane bir mucit olabildi. Peki bunu nasil basardi? Karsilastigi engelleri nasil asti? Vazgecmemeyi nasil ogrendi? Korkularini asmak icin, cesaretini nasil topluyordu? Baskalari ona inanmadiginda kendine guvenini nasil koruyordu? Ailesi basarilariyla gurur duyarken, neller hissetti? Kendisi gibi basarili olmak isteyenlere neler onerdi? Cocka zeki, az biraz yaramaz ama muthis basarili bir mucidin maceralari bu kitapta seni bekliyor!

Sifremiz iki cumle:
1. Neyin mumkun oldugunu, yeterince denemeden bilemezsin!
2. Denemeye devam ettikce kaybetmezsin!

Eflatun Cem Guney, masal irmaginin temiz bir kanaldan akarak cocuklara ulasmasina cok buyuk katkilarda bulunmus bir yazarimizdir. Elinizdeki kitap, Milletler Arasi Andersen odulune de sahiptir. Yazar edebiyatimizda hak ettigi yeri almis ve geriye okunacak onlarca eser birakmistir.

Fare ile Kostebek’in her gunu oyle sicak, oyle icten anlarla dolu ki. Fare neseli ve pratik, Kostebek ise heyecanli ve duygusal. Iki dostun birbirini anlayan, tamamlayan, hayati birlikte tadan eglenceli halleri ve sohbetleri hepimizi gulumsetecek. Belki kendi icten dostlarimiz aklimiza gelecek, ne sansli oldugumuzu bir kez daha hatirlayacagiz. Bir de ustune tadina doyamayacagimiz cizimler gelip bize sarilacak. Oh, kestane kebap! Unlu yazar ve cizer Joyce Dunbar-James Mayhew ekibinden, odullu bir cizgi film olarak da karsimiza cikan ve zamanimizin klasiklerinden sayilan bu yumusacik, mizahi oykuler, iyi gunde kotu gunde yan yana duran tum dostlar icin.