Fatih Sultan Mehmet ve Istanbulun Fethi
Osmanli’da saltanat sirasi Sultan II. Murad’a gelmisti. O da kusatti Istanbul’u, fakat Peygamber müjdesi sehir, Peygamber adasini bekliyordu:
“Hz. Muhammed (sav) Peygamber’in müjdesini Sultan Mehmed gerceklestirecekti.”
Sultan II. Murad, ya bunu hissettigi ya da birileri (bazi kaynaklar Haci Bayram-i Veli oldugunu yazar) kulagina fisildadigi icin en verimli caginda tahti terk etti. Bu görülmemis derecede büyük fedakarlikla müstakbel fatihin (oglu Sultan II. Mehmed) önünü acti. Ama kaderden henüz izin cikmamisti. II. Murad, bir süre sonra saltanat makamina dönmek zorunda kaldi. Yenmesi gerekeni yenip, almasi gerekeni aldiktan sonra, her fani gibi o da “terk-i dünya” eyledi.
Simdi sira onundu…
Sünnet yolundan Peygamberinin müjdesine yürüyecek, “alinmaz”i alip “Fatih” olacakti. Henüz yirmi yasindaydi. Cocuktu, ama yüregini inanciyla bütünleyerek atom cekirdegine dönüstürmüstü. Ya alacak ya da ölecekti! Ölmedi, aldi.
Cünkü o, gemileri karadan yürütmeyi düsünecek kadar genis ufukluydu…
Forfatter |
Yavuz Bahadiroglu |
---|---|
Forlægger |
Panama Yayincilik |
65,00 kr. inkl. moms
4 på lager