Viser alle 2 resultater

Psykologi-Personlig Udvikling

Carsamba Cikolatalari

Original price was: 40,00 kr..Current price is: 30,00 kr.. inkl. moms

“İnsan gerçekten sahip olduğuna inandıkları için çaba harcar. Mesela birinin ona ait olduğunu sezerse bol keseden dağıtır emeklerini de. Boşuna gitmeyeceklerine dair itimat besler içinde. Aralarındaki o bağı kuran her ne ise onu tamir etmek, sağlamlaştırmak, düğümlemek ister. Birinin kalbinde kiracı değil evsahibi olduğunu bilirse gerçekten yerleşebilir içeriye.”

Altı yaşındaydı Aslı. Başına hiç beklemediği bir şey gelmiş, babasını kaybetmişti. Ölümün ne anlama geldiğini yaşının gerektirdiği kadar biliyordu. Bir yere gitmek ve bir daha geri gelmemek demekti. İyi de böyle bir şey neden mahalledeki başka çocukların değil de onun başına gelmişti? O kendince bunları sorgularken bir anda bir gariplik fark etmişti. O da ne? İçinden bir ses konuşuyordu. Sanki içinde başka biri vardı ama kendisi gibiydi. Fakat kendi içinden gelen bu ses pek de çiçeklerden, böceklerden, kuşlardan bahsetmiyordu. Hep bir karamsarlık hep bir kendini kötüleme halinde konuşup duruyordu. Susmuyordu da dili kopasıca.

Aslı içsesine alışmaya çalışadursun, zaman da akıyordu. Büyüyor, okula başlıyor, ilkokulu bitiriyor, ortaokul ve lise için başka bir okula gidiyor, ardından ergenliğin verdiği sınırsız asilikle pek de çalışmadığı halde anneannesinin dualarından olsa gerek üniversiteyi kazanıyordu. O büyüdükçe içsesi de büyüyor, gün geçtikçe daha da karamsar hallere bürünüyordu. Aslı’nın ise aklına süper bir fikir geliyordu: Saçını pembeye boyamak! Çünkü saçını pembeye boyarsa aklına da tozpembe şeyler gelirdi muhakkak.

Aslı Kocaeli’nin, okurken gözlerinizdeki yaşların yer yer gülmekten yer yer hüzünlenmekten düşmeye hazır ve nazır bir halde bekleyeceği romanı Çarşamba Çikolataları kalplerinizi ısıtmaya, ilk gençlik yıllarınızı hatırlatmaya geliyor!

Cocuklugum ve Cocugum

Original price was: 40,00 kr..Current price is: 30,00 kr.. inkl. moms

Sakla anıları gelir zamanı, boşuna mı biriktirdi çocukluğun onları? Asla! Çocukluğun kendine has bir dünyası vardır. Bu dünyada büyülü şeylere yer olduğu kadar mutsuz anılar da yer bulabilir kendine. Bir çocuk, bir kahramanın gelip kendisini kurtarmasını bekleyebilir, yolda yürürken kuşlara bakıp hayallere dalabilir, olmayacak şeylerden korkarak annesinin sıcak kollarında şefkat arayabilir, salıncakta sallanırken her defasında hızını artırarak gökyüzüne kavuşabilme ihtimaline tüm benliğiyle inanabilir, bir sihirli değnekle her şeyin daha güzel olacağını düşünebilir… Sonra bir gün büyür, dizlerindeki kabuk tutmuş yaraları unutur, unuttuğunu sanır.

Belki de çocukluğundan beri beklediği o kahraman yetişkinliğinin pelerin takmış halidir…

Aslı Kocaeli, anne olduktan sonra âdeta kendi sihirli değneğini ve pelerinini bularak çocukluğuna bugünün gözüyle bakıyor, kabuk tutmuş yaraları iyileştirmeye niyet ediyor. “Büyüğüm ben anne olacak kadar, küçüğüm ben anne diye ağlayacak kadar,” diyor ve o zamanlar anlamadığı, içekapandığı, mutsuz hissettiği tüm anların başını bir anne şefkatiyle okşuyor. Çocukluğum ve Çocuğum’da sıkı sıkı sarıldığı çocukluğu ve kendi çocuğu, el ele tutuşup huzur dolu bir yolculuğa çıkıyor.

Bir anne olmak ve bir annenin çocuğu olmak denklemlerini @anneninicsesi parantezinde çözmeye hazır mısınız?

“Küçüklüğümden bir hediye geldi anneliğime,
Çocuğumun ihtiyacı olan her şey yazıyor içinde.”